Hutbe, cuma namazının sahih ve kabul olmasının kurallarından biridir. Cuma hutbesi cuma namazının farzıdır. Cuma hutbesinin değeri bilen Müslümanlar bu haftaki cuma hutbesinin konusunu merak edip araştırıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu haftaki Cuma Hutbesinin konusunu, Mü’minlerin her hususta emniyetli bir insan olmasına dikkat çekerek, ‘Mü’min güvenen ve güvenilen kişidir’ olarak belirledi. İşte hutbenin tamamı…
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Aziz Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve itimat aşılayan O’dur.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Sizin en iyiniz, kendisinden hayır umulan ve asla kötülük beklenmeyendir.”[2]
Aziz Müminler!
Hepimiz dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren kendimizi emniyette hissetmeyi arzularız. Kötülüklerden Irak olmak, tasa ve kaygılarımızdan sıyrılmak isteriz. Her birimiz inançlı bir ortamda, huzur içerisinde yaşamaya uğraş gösteririz. Çünkü Cenabıhakk’ın imandan sonra bize lütfettiği en Aka nimetlerden birisidir itimat duygusu.
Kıymetli Müslümanlar!
Güvenin yegâne kaynağı Cenabıhak’tır. Büyük Rabbimizin hoş isimlerinden birisi de “el-Mümin”dir. O İlah ki huzur ve iyilik verendir. Kullarını itimat ve güvenlik içinde yaşatandır. Kendisine güvenilmeyi en Fazla hak edendir. O’na sığınanları endişe ve telaştan emin kılandır.
Muhterem Müminler!
Allah’a iman eden her mümin, O’nun himayesi ve muhafazası altındadır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle Anlatım edilmektedir:
وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا “Allah’a güvenip dayan. Vekil olarak İlah kâfi.”[3]
Bu ayet-i kerimeye gönülden inanan müminler olarak biliriz ki; Şanlı Mevlâmız bizleri asla kimsesiz ve Biçare bırakmaz. Hakikaten tevhid uğruna atıldığı ateşi Hz. İbrahim’e serin ve zararsız kılan O’dur. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’u oradan çıkarıp Mısır’a sultan eden O’dur. Hz. Yûnus’u balığın karnından kurtuluş kıyısına ulaştıran, Hz. Musa’ya denizi yol, kudret ve merhametini yoldaş eyleyen O’dur. Rahmet Elçisi Hz. Muhammed Mustafa’yı müşriklerin tuzağından kurtarıp güvenlik içinde Medine’ye kavuşturan da O’dur.
Aziz Müslümanlar!
Mümin, Laf ve davranışıyla bir itimat insanıdır. Kardeşlerine emniyette olduklarını hissettiren bir iman kalesidir adeta. Gücünün yettiği oranda her şeyden ve herkesten Mesul olduğunun şuurundadır. Bizler inanırız ki, iman inançtır. Mümin, güvenen ve güvenilendir. Kâinat beşere, insan da birbirine emanettir. Hakikaten İlah Resûlü (sas) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve lisanından inançta olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.”[4] Onun içindir ki itimat zedeleyici davranışlarda bulunmak, bir diğerinin canına kastetmek, malına el uzatmak; ağır bir vebal, Aka bir günahtır.
Kardeşlerim!
Yaşadığımız zelzelelerin yaralarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde itimat ve huzur kaynağı olmaya devam edelim. Zorluk ve meşakkatler karşısında birbirimiz için sağlam ve inançlı bir liman olalım. Sıkıntılı gönüllere derman, mahzun yüreklere Sevinç taşıyalım. Aramızdaki şefkat, Acıma ve muhabbetle, zihinlerimiz ve gönüllerimiz inşirah bulsun. Unutmayalım ki Allah’a dayanır ve güvenirsek, kardeşlerimize karşı itimat ve emanet şuurunu kuşanırsak, Rabbimizin inayet ve nusreti bizimle birlikte olacaktır.
Hutbemi hicret seyahatinin en düşünceli anında Resûl-i Ekrem (sas)’in Allah’a olan itimadını Anlatım eden şu ayet-i kerimeyle bitiriyorum: “Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına ‘Mahzun olma! İlah bizimle beraberdir’ diyordu. Derken İlah ona kendi katından bir itimat duygusu indirdi…”[5]
[1] Fetih, 48/4.
[2] Buhârî, Edeb, 57.
[3] Ahzâb, 33/3.
[4] Tirmizî, İmân, 12.
[5] Tevbe, 9/40.
Yorum Yok